Eğitim İş Bursa Şubesi

Özkan Rona, Bursa’daki derslik sıkıntısına dikkat çekti

Basında Şubemiz

Özkan Rona, Bursa’daki derslik sıkıntısına dikkat çekti

Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona, deprem riski taşıdığı gerekçesiyle iki yıl önce yıkılan ve şu anda da bakımsızlık nedeniyle çöplük alanına dönüşen Demirtaşpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin bahçesinde incelemelerde bulundu. Okul ve derslik sıkıntılarına SONHABER16 Gazetesi aracılığı ile dikkat çeken Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bazı vakıf ve cemaatlerle yapılan ‘Değerler Eğitimi’ protokollerine de tepki gösterdi.

Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona, deprem riski taşıdığı gerekçesiyle iki yıl önce yıkılan ve şu anda da bakımsızlık nedeniyle çöplük alanına dönüşen Demirtaşpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin bahçesinde incelemelerde bulundu. Okul ve derslik sıkıntılarına SONHABER16 Gazetesi aracılığı ile dikkat çeken Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bazı vakıf ve cemaatlerle yapılan ‘Değerler Eğitimi’ protokollerine de tepki gösterdi.

Özkan Rona, SONHABER16 Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

Demirtaşpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin bulunduğu arsayı yerinde incelediniz. Neler söylersiniz?

‘’Burası 2017 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın deprem dayanaksızlığı nedeniyle yıkım kararı verilen ve 13 okul arasında yıkılan okullardan birisi. Burada sonradan eklenmiş olan bazı binalarda depreme dayanıksızlığı ile ilgili bir durum olabilirdi. Ama bu bütün eklentilerini yıkmayı gerektirecek bir durum olup olmadığı konusunda şüpheliyiz. Çünkü, Demirtaşpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin tarihi binalarını yıkmak için ağır iş makinelerini kullanmak zorunda kaldıklarını biliyoruz. Baraj yapımında ve yıkımında kullanılan iş makinelerini kullanmak zorunda olduklarını biliyoruz. Dolayısıyla ister istemez bu kadar zor koşullarda yıkılan binaların, depreme dayanıklı olup olmadığı konusunda kuşku taşıyoruz.

BİZDE KAYNAK YOK. PARAYI BULUN, BİNAYI YAPIN

2017 yılında dönemin milli eğitim müdürü, Bursa’da 13 okulun yıkım kararı geldiğinde kamuoyuna bir bilgilendirme geçti ve ‘13 okulun da projesi ve ödeneği hazır, hemen yıkacağız ve bir yıl içinde yenilerini aynı şekilde inşa edeceğiz’ dedi. Aradan 2 yıldan fazla zaman geçti. Bu arazi artık neredeyse atık bir arazi haline gelmiş. Çöplüğe dönmüş burası. Herhangi bir projesi de yok şu an. Milli Eğitim Bakanı, geçtiğimiz yıl Bursa’ya geldiğinde, Demirtaş mezunlarıyla bizzat görüştüğünü, Demirtaşpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin aynen inşa edilmesini talep ettiklerini biliyoruz. Bakan’ın da geçen yılki maliyetlerle yaklaşık 25 milyon liralık maliyeti gönüllü bulup karşılamaları konusunda topu tekrar mezunlar derneğine attığını biliyoruz. Yani ‘Bizde kaynak yok. Parayı bulun, binayı yapın’ diyor. Arazi ile ilgili çeşitli söylemler çıktı ama şu anda herhangi bir adım yok. Buranın ranta açılması kaygısını hala taşıyoruz. Bir süre unutturulup, daha sonra ranta açılması olabilir mi? Türkiye’de buna benzer örnekleri çok gördük. Dolayısıyla gözümüz hep üzerinde. Kamuoyunun ve mezunların gözü hep üzerinde.

BURADAKİ OKUL, 3 PARÇAYA BÖLÜNDÜ

Öğrencilerin bir kısmı Yıldırım tarafında geçici binalarda eğitim görüyor. Bir kısmı Osmangazi’de anadolu lisesi olarak yapılmış, atölyeleri ve işlikleri olmayan depoyu, sığınağı atölyeye dönüştürdükleri kiralık okul binasında eğitim görüyor. Bir kısmı Nilüfer’de iş okulu gibi meslek kurslarının yapıldığı binalarda geçici olarak kalıyor. Bu geçiciliğin ne kadar süreceğini bilmiyoruz. Milli eğitim müdürlüğünün bu araziye okul yapma konusunda herhangi bir adım attığını da göremiyoruz.EĞİTİMHABERCİ.COM

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

Öğretmenler Aşısız,Okullar Öğretmensiz Kaldı

Eğitim-İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi

Eğitim kurumlarında her geçen gün vaka sayıları hızla artmaktadır. Bursa'da şu an itibariyle covid-19 pozitif olan ve tedavi süreci devam eden öğretmen sayısı 150'ye yaklaşmıştır.  Yüz yüze eğitime başladığımız 2 Mart tarihinden bu güne kadar temaslı ve pozitif olan öğretmen sayısı ise bunun çok üzerindedir. Öğretmenlerin temaslı ya da pozitif olması nedeniyle 5000 civarında öğrenci de uzaktan eğitime dönmek zorunda kalmıştır. Oysa ilimizde aşılanan eğitim çalışanı oranı yalnızca yüzde 4'tür. Bunun yanın sıra çok sayıda öğrencimiz karantinaya alınmış, sınıflar kapatılmıştır.

 

            Hükümet, tehlike çanlarının böylesi sesli çaldığı bir dönemde salgını zayıflatmak için kararlar almak bir yana dursun, aşılama sürecini tamamlamadan yüz yüze eğitimi başlatarak ateşe körükle gitmiştir.

 

            Bilindiği üzere 24 Şubat'ta aşı olurken poz veren Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, öğretmenlerin aşılanmasına dair de takvim açıklamıştır. Bakan Selçuk, aşılama süreci sayesinde yüz yüze eğitimde bir tehlike olmadığını, okulların da "zaten" yüz yüze eğitime hazır olduğunu söylemiş ancak süreç yine kendisini yalancı çıkarmıştır.

 

            Bakanın çıtını çıkarmadığı gerçekler şunlardır:

 

- 15 Şubat'ta köy okulları açılmış ve bu okullardaki öğretmenlerin aşılanmasının derhal başlatıldığı duyurulmuştur. Sendikamızın edindiği bilgilere göre, köy okulu öğretmenlerinin; birçoğu asgari ücretin dahi çok altında çalıştırılan ücretli öğretmenlerden oluşmakta olup bu grup aşılanacak öğretmenler kategorisine dahi alınmamıştır. Üstelik taşımalı eğitim utancının bu çağda sürdürülmesi nedeniyle, köy okulları dolmuş taşmış, sendikamız MEB'i bu konuda uyarsa da bir cevap alamamıştır. Köy okullarının hiçbir yoksulluk ve yoksunluğunu gidermeden, içini aşı yapılmamış eğitim çalışanları ve öğrenciyle dolduran zihniyet, bu kabusla diğer okul türlerinde yaşatacaklarının adeta fragmanını izletmiştir.

 

- Bakan Selçuk'un olurken poz verdiği aşılar, onun söylediğinin aksine eğitim çalışanlarına uğramamıştır. Resmi rakamlar bile 1 milyonu aşkın öğretmen varken, sadece 80 bininin aşılandığını ilan etmektedir. Üstelik bu rakamdaki 2.dozu tamamlanan öğretmen sayısının ne olduğu ise açıklanmamıştır. Ayrıca virüs sanki mesleki özelliklere göre bulaşıyormuşçasına okullarda bulunan öğretmenler dışındaki eğitim emekçilerinin aşı konusunda adı dahi anılmamıştır.

   Eğitimin yüz yüze yapılması gerektiği açıktır fakat evrensel, anayasal, yasal ve sonucunda insani bir hak olan sağlık ve yaşam hakkını tehlikeye atacak uygulamaların sonlandırılması riskin en aza indirilmesi gerekmektedir.

 

            Yüz yüze eğitimin devamı için tüm eğitim çalışanlarının zaman kaybedilmeden aşılanması son derece önemlidir.

 

            Ancak, gelinen noktada, eğitim emekçilerini aşılamadan yüz yüze eğitim kararı veren MEB, bu yolla hem eğitim emekçilerinin canını hiçe saymış, hem de öğrencilerin birbirlerine ve evlerine virüs taşıma ihtimalini görmezden gelerek toplum sağlığını tehlikeye atmıştır.

 

            Eğitim-İş olarak mevcut şartlarda verilen yüz yüze eğitim emirlerinin gerekli şartların sağlanamamasına ve aşılama sürecinin tamamlanmamasına bağlı olarak hukuka aykırı olduğunu vurguluyor, Valiliğe iletilmek üzere az sonra İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne vereceğimiz dilekçe ile

 

-Eğitim ve Bilim İş görenlerine yönelik aşılamanın bir an önce tamamlanmasını,

 

-İlimizdeki eğitim öğretim süreci ile ilgili karar verme merci olan Vali başkanlığındaki İl Hıfzıssıhha Kurulunca aşılama işlemi ile aşı etki süreci ve salgına ilişkin alınması gereken tedbirler tamamlanana kadar yüz yüze eğitime ara verilmesini talep ediyoruz" ifadeleni kullandı

DEVAMI

BİRLEŞİK KAMU İŞ BURSA İL TEMSİLCİSİ ÖZKAN RONA’YA YAPILAN SALDIRININ 2. DURUŞMASI GÖRÜLDÜ

Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Bursa İl Temsilcisi,önceki dönem Eğitim İş Şube Başkanlığı yapan Özkan RONA'ya düzenlenen saldırının ikinci duruşması bugün görüldü.

Birleşik Kamu-İş Bölge Temsilcisi Özkan Rona, 2019 yılının Ekim ayında Ülkü Ocakları’nın okullarda kitap dağıtması hakkında BursaMuhalif’e verdiği demeçten sonra bir gurubun saldırısına uğramıştı. Davanın ikinci duruşması bugün görüldü.

 

2019 Ekim ayında Yıldırım’da bir ortaokulda ülkü ocakları logolu kitapların dağıtılması üzerine kamuoyuna bir açıklama yapan Özkan Rona, durumun yanlışlığına dikkat çekmişti. Açıklamadan iki gün sonra,   Rona’ya saldırı gerçekleştirilmişti. Bir süre sonra çevre binalardan ortaya çıkan güvenlik kamerası görüntüleri ise olayın seyrini değiştirerek dava açılmasını sağlamıştı.

20 Ocak’da görülen ilk duruşmaya yalnızca sanık avukatları katılmış ve mahkemede ‘kişilerin siyasi bir bağlantısı olmadığını, basit bir olay olduğu’ üzerinden bir savunma yapmıştı. Bugün o davanın ikinci duruşması görüldü.

12 Eylül öncesi tetikçilerini sahaya sürüyorlar

Duruşma sonrasında açıklama yapan Özkan Rona, “Türkiye’de son dönemlerde bir takım karanlık ellerin; iktidarın, hükümet ortaklarının hoşlarına gitmeyen beyanları, eylemleri, muhalefetleri önlemek nedeniyle 12 Eylül öncesinin tetikçilerini sahaya sürdüklerini görüyoruz. Bu örnek olay da olduğu gibi Türkiye’nin çeşitli yerlerinde muhalif kişi, yazar, gazeteci, akademisyen, düşünür kimler varsa böyle çeteler eliyle derdest edilmeye çalışılıyor. Ne yazık ki politik bir hamle olarak yaptıklarının arkasında duramayarak, arkasından kaçarak, çeşitli komik bahanelere sığınarak gizlemeye çalışıyorlar. Bizim buradaki hedefimiz mahkemede aciz duruma düşürülmüş, yaptığını savunamayan ve bir tetikçi gibi kullanılan gençlerin ceza alması değil aslında. Bizim buradaki mücadele amacımız; adeta gençleri ortaya bir tetikçi olarak sunan asıl azmettiricilerin, asıl tetikçilerin Türkiye’nin bir döneminden de çok iyi tanıdığımız karanlık ellerin ortaya çıkması. Biz asıl azmettiricilerin ortaya çıkması konusunda hukuk mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Sanıkların beyanlarını da çeşitli bilgi ve delillerle, sosyal medya paylaşımlarıyla net bir şekilde yalanladık. Mahkemeyi yanıltmaya yönelik beyanların olduğunu da belgeledik, kanıtladık.” dedi.

Konuya dair açıklama yapan Eğitim-İş Genel Başkanı  Orhan Yıldırım, “Türkiye’de uzun bir süredir çok ciddi şiddet olaylarına ne yazık ki kamuoyu olarak tanık oluyoruz. Eğitim-İş olarak, ülkemizde bulunan şiddet sarmalının bir an önce bitmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu şiddetin bitmesi için; mahkemelerde, adalet mekanizması önünde, beğenmediği görüşte olanları şiddet ve baskı yoluyla ortadan kaldırmaya yönelik tavır gösterenlerin ve bu tavrın arkasında olan güçlerin ortaya çıkarılması gerekiyor. Gereken cezayı almadıkları taktirde hem bu kişiler hem de bu kişileri kendine örnek alan kişiler yeniden şiddet uygulamaya meyilli oluyorlar. Daha sonrasında hiç istemediğimiz türden, şiddetin cinayete vardığı bir takım olumsuz olayın da yaşanma ihtimalini arttırıyor. Bugün burada Eğitim-İş sendikası olarak, biz sendikamızın yetkililerinin dün de bugün de yarın da arkasında olmaya devam edeceğiz.” açıklamasında bulundu.

Özkan Rona’ya gerçekleştirilen saldırı davasının 3. duruşması 23 Eylül 2021’e ertelendi.

BursaMuhalif.com/Haber Merkezi

DEVAMI

Başkanımız

baskan
Yeliz TOY
Şube Başkanı-0507 637 42 08

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

  • Sağlıklı Yaşam İstiyoruz Kokart
  • KURU EKMEK VE BORDRO YAKMA EYLEMİ
  • EĞİTİM-İŞ SENDİKASI BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK HATIRA ORMANI FİDAN DİKİMİNİ GERÇEKLEŞTİRDİK
  • 1 MAYIS’TA  ALANLARDAYDIK

Videolar

  • Nazım Hikmet Anma Programı
  • Öğretmenler Aşısız Okullar Öğretmensiz Kaldı
  • Aşılama yapmadan, önlem almadan okulları açmak sürdürülebileceği anlamına gelmez.
  • 3 MART DEVRİM YASALARI